Artık fenomen haline gelmiş ünlü simalardan ve mimarlık dünyasının en tanınmış akademisyenlerinden olan Ludwig Mies van der Rohe ile ilgili ”ünlü mimarlar” kategorimize yeni bir içerik daha ekleyelim istedik.Modern Mimariyi Yalın ve sade tasarımlar ile fonksiyonaliteyi öne çıkarmak sureti ile ileriye taşımıştır.Kimilerine göre babasının taş ustası olması onun mimarlık mesleğine olan ilgisini ortaya çıkarmış.
Berlin’ e yerleşerek burada ahşap yapılar yapan bir mimarın yanında çalışmıştır.Le Corbusier gibi ,Ludwig Mies van der Rohe ‘de mobilya tasarımcısı olan iyi bir ustanın yanında çalışmıştır(Bruno Paul).Ben bu davranışları ile mimarinin en önemli parçalarından biri olan ”parçadan bütüne gidiş” gibi bir yöntemi deneyimlediklerini ve belkide bunu farkında olmadan yaptıklarını düşünüyorum.
Daha sonraları da Behrens’in bürosuna girmiştir. Gropius ve Le Corbusier ile de tanıştığı bu büroda 1911’e değin çalışmış, ardından kendi bürosunu açmıştır.
1929 Barselona Dünya Sergisi için tasarladığı Alman Pavyonu, başyapıtlarından biridir.
Mobilya tasarımları da yapmış olan Mies van der Rohe, yapıyı bir bütün olarak görür, en küçük ayrıntılarına kadar üstünde durur. Yalın bir biçim dilini benimseyen mimar, ‘Az çoktur’ (less is more) biçiminde dile getirdiği düşünce doğrultusunda hiçbir zaman gerekenden fazlasını yapmamış, olabildiğince en azı kullanarak en fazlayı sağlamaya çalışmıştır.
Bu yazıyı beğendiyseniz şunlar da ilginizi çekebilir!
Le Corbusier ‘in En Güzel 6 Sözü
Japon Mimar Tadao Ando’nun İlginç Hikayesi
Mimarlar Neden Siyah Giyer?
