Ondokuz Mayıs Üniversitesi(OMÜ) Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Derya Oktay, Samsun’da geleneksel bina sayısının azalmasının kentin, kendine özgü bir kimlik ve karaktere sahip olmasını zorlaştırdığını söyledi.
Samsun geleneksel mimari örneklerinin azalmasının şehir için büyük bir kayıp olduğunu söyleyen OMÜ Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Derya Oktay, buna rağmen Samsun’un düz şehir örneklerine göre monoton bir şehir olmadığını ve bütünleşmiş bir şehir olduğunu belirtti. Çağdaş mimarlık çizgisinin yakalanabilmesi için çeşitli yarışmalar düzenlenmesinin faydalı olacağını düşünen Oktay, kentin karakterine uygun mimarinin oluşturulabilmesi için bu tip faaliyetlerin olması gerektiğini söyledi. Ayrıca mimarinin gelişmesi ve doğru yapılaşmanın oluşturulması için üniversite-kent ilişkisinin geliştirilmesi gerektiğini ifade etti.
“SAMSUN GENEL OLARAK BÜTÜNLÜĞÜNÜ KORUMUŞ BİR ŞEHİR”
Samsun mimarisi ve modern mimari hakkında değerlendirmelerde bulunan OMÜ Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Derya Oktay, “Samsun, kıyı boyunca uzanan, yüksek tepeleri arkasına alan coğrafik konumu, çevresinde düzensiz yapılaşmaya rağmen aralarda büyük boşluklar bırakmadan büyümesi ve hala konut yaşam alanlarını da barındıran canlı bir kent merkezine sahip olması nedeniyle bütüncül yapısını korumuş. Kent merkezinde özgün dokunun korunamamasını ise büyük kayıp. Yeni yapılaşmalar içinde belli oranda nitelikli yapılara rastlansa da, tarihi ve geleneksel binaların sayısının çok azalmasının kentin güçlü ve kendine özgü bir kimlik ve karaktere sahip olmasını zorlaştırıyor” dedi.
“DÜMDÜZ BİR ARAZİYE YERLEŞEN KENTLERDEKİ MONOTONLUK SAMSUN’DA YOK”
Samsun’un, Hititler’e dayanan, Roma, Bizans, Selçuklu, Rum ve Osmanlı egemenliğinde çok farklı kültürlere beşiklik etmiş önemli bir liman kenti olduğunu söyleyen Prof. Dr. Derya Oktay, “Ancak bu dönemlerin yansıdığı bir mimari mirasa sahip değil. Bunda bazı afetlerin de etkisi olmuş. Şehir merkezinde tek tek tarihi binalar görülebiliyor ama bunlar yan yana gelerek bir sokak silueti, mekanı ya da mahalle dokusu oluşturamıyor. Bu nedenle kentin karakterine de yansımaları olmuyor. Öte yandan, özgün topoğrafyanın, arka bölgelerdeki yeşil tepelerin varlığını hala hissediyoruz. Buralarda giderek artan dengesiz yüksek yapılaşma nedeniyle, doğal tepe çizgisi ve etkisinin kaybedilme riski var. Ancak yine de dümdüz bir araziye yerleşen kentlerdeki monotonluk Samsun’da yok” diye konuştu.
“ÇAĞDAŞ MİMARLIK ÇİZGİSİNİ YAKALAMAK İÇİN YARIŞMALAR DÜZENLENMELİ”
Çağdaş mimari uygulamalarda en iyi sonuçlara ulaşmak için en iyi yöntemin mimari proje yarışmaları olduğunu ifade eden Prof. Dr. Derya Oktay, “Samsun’da geçmiş yıllarda bazı kamu yapılarının projelerinin elde edilmesinde yarışmalar düzenlenmiş ancak belli memnuniyetsizlikler nedeniyle bunların devamı getirilememiş. Eğer bu yarışmalar araştırmaya dayalı olarak ve titizlikle seçilen jüri üyeleriyle birlikte çalışarak düzenlenirse kentin mimari profilinin gelişmesinde büyük yararı olur diye düşünüyorum. Aslında kentte az da olsa iyi mimarlık örnekleri var. Fakat bunlar kentin estetiğine ve karakterine yansıyabilmesi için, çoğalmaları gerektiğini düşünüyorum. Çünkü Samsun Türkiye için simge olan bir şehir. Samsun denilince akla Atatürk, Cumhuriyete, çağdaşlığa ilk adım geliyor. Bu nedenle, Samsun daha çağdaş bir kent ve mimari çevreyi hak ediyor. Genel olarak bakıldığında, en nitelikli yapılaşma, kentin OMÜ yerleşkesine uzanan Batı bölgesinde, Atakum sahilinde. Burada, eski dönemlerdeki bahçeli yazlık evler yitirilmiş olsa da, çok daha özenli bir çevre ve mimarlık kendini gösteriyor. Fakat bu neden sadece kıyı bandında? Sahil şeridindeki pek çok olumlu nitelik iç bölgelere neden taşınmıyor diye üzülüyorum doğrusu. İç bölgeler, ara ara nitelikli yapılar içerse de, ne yazık ki, pek çok diğer kentimizdeki gibi, aralarında kullanılabilir yeşil alanlara parklara yer vermeyen, sıradan apartmanlaşma düzeninde” şeklinde konuştu.