Dün bir söyleşi programında duydum ”dene-me! yanıl-ma!” lafını.Ve çok hoşuma gitti.En azından bir yazımın başlığında bunu kullanmalıyım diye düşündüm blogumda.Tasarımları yaparken birçoğumuz eskiz yapmaktan çekiniyor.Oysaki eskizleri yırtıp atmanın keyfine varmak gibisi var mıdır?
Denersiniz olmaz , denersiniz olmaz vs. vs..Mimarlık sonuç odaklı bir meslektir kim ne derse desin ama denemeden de bazı detaylar ortaya çıkmaz.En azından ben buna inanıyorum.Eskizler de bunun için yok mu zaten?!
Yalnız büyük facialara ve yüksek bütçeli işlere de olanak sağlayan bu durum bir mimarın yükselmesine olanak sağlayabilirken , müthiş ve geri dönülmeyebilir bir itibar kaybına da yol açabilmektedir..
Mimarlık öğrencileri daha taze tanıklarıdır ”eskiz sınavlarının” ..Hocaların ve jürinin birçoğu eskiz lekesi olmayan , silgi izleri bulunmayan projeleri yüksek not vermek için doğru bulmazlar.
Buradan tek bir sonuç çıkmaktadır aslında..Hocalarımız denememizi ve uygulanmasını öngördüğümüz şeylerin aslında uygulanamayacağını kendimizin görmesini sağlamaktır.
Ben saatler süren eskiz sınavlarının da bu amaçla yapıldığının ve eskiz kültürünün kavranabilmesi için yapıldığının kanısındayım..Sınav saatine kadar en ufak bilginin verilmediği eskiz sınavlarında konu bir anda ve muhtemelen en sevilen hoca tarafından açıklanır : ”benzin istasyonu” ..
Garibim mimarlık öğrencileri de 🙂 hemen birbirlerine bakar , kimi doğuştan Zahalar , Fosterler , Arolatlar akıllarından türlü tasarım fikirlerine daha eskiz konusu açıklanır açıklanmaz kavuşmuşlardır bile.
Aslında birazda yetenek işi evet.Kişisel beceriler ve ”azimli sıçan duvarı deler” mantığı da bu eskiz sınavında başarıyı yakalatabilir..Ancak hocaların istedikleri ‘dene – yanıl ve hatanı gör’ mantığından biraz uzakta kalabilirler.
Hiç unutmam fakülte yıllarımda bazı eskiz düşmanı arkadaşlarımın sırf kağıtta kurşun kalem lekesi olsun diye öylesine karalayıp geri sildiklerini..İtiraf etmeliyim ki ben de eskize hava katmak için köşelere uzadıkça silinen çizgiler atardım :)..Hey gidi günler hey..