Sektörel sıkıntılar ve mesleklerinden çok uzakta bir yerlerde olan mimarların sayısı son günlerde hiçte azımsanmayacak kadar çok.Durum böyle olunca kendi ofisini açmak isteyenlerin sayısı git gide fazlalaşıyor.Ancak iş ofis açmakla bitmiyor.Müşteriler kazanmak ve daha fazla proje çizmek her ofis açan mimarın hayalidir elbette.
Geçtiğimiz günlerde bir mail daha aldım bu konu ile alakalı sıkıntılarını dile getiren bir meslektaşımın mailiydi.İsmi ve diğer kişisel bilgilerini malesef paylaşamayacağım ancak oldukça dertli ve efkarlı bir ruh halinde yazdıkları şeyler vardı.Bu arada mimarların GÜZİN ABLASI konumuna da düşmüş durumdayım hadi hayırlısı 🙂 şaka şaka..Her konuda dilek istek ve görüşlerinizi sıkıntılarınızı mesleki gündeme ilişkin notlarınızı benimle paylaşabilirsiniz.Müsadenizi alarak mimarimedya’da paylaşabilirim bende.
Sizinle paylaşmam da bir sakınca olup olmadığını sordum ve bana sağolsun olumlu bir yanıt vererek olabilir dedi.
İşte o çilekeş 🙂 meslektaşımızın bana yazdıkları..
” Bu mesleğe başladığımda henüz 23 yaşımda dinamik , mesleğine aşık ve oldukça girişken biriydim.Bir kaç mimarlık ofisinde çalıştıktan sonra baktım iş olacak gibi değil.Bir kaç ay sonra kendi ofisimi kurmanın hayallerine düştüm..Pederin de desteğini alarak ofisimin dekorasyon çalışmalarına başladım.Tabi bir mimarlık ofisi olduğu için göze de hitap etmeliydi diye düşünüyordum.Tasarımlarımı yaptığım bölüm aynı zamanda müşterileri bağlamayı düşündüğüm bölümdü.Bu alan çok enerjik ve ikna ettirici olmalıydı.Bunu çok iyi biliyordum.
Çok şükürki yaklaşık 1 buçuk sene kadar işler yolunda gitti.4 KATLI İKİ BLOG ve çevre düzenlemesi işi bile aldım.Üstelik çok eskiler de teklif vermişti o proje için.İşveren hakettiğim paranın hala 3’te birini vermese de o iş benim ilk büyük projem ve çok emek verdiğim bir çalışmamdı.
Neyse sadede geleyim..
Diyeceğim o ki ufak işlerden kafamı kaldıramaz hale geldim.Ve gecekondu projeleri ile uğraşır oldum.Kendimi 15 yıllık binaların ıslak hacimlerini yenilemek isteyen teyzelerin evinde buldum.Artık sıkılmaya başlasam da aylık ciro yaklaşık 12 bin’den aşağı düşmüyordu.Bu bana göre fena bir rakam sayılmazdı.Ancak mimarlık yayınlarından takip ettiğim kadarıyla meslektaşlarım nelerle uğraşıyor ben nelerle uğraşıyorum ya diye kızıp kıskanıp duruyordum sürekli..
Mimarlık Sadece Yüksek Binalar Çizmek Değildi(r) ! Diye öğütler veriyorum ama aynı zamanda gülüyorum bazen ofiste kendi kendime..Umarım bu dertleşmeyi blogunuzda genç meslektaşlarımızla paylaşırsınız ve daha şimdiden çok büyük beklentileri kendilerine hedef biçmezler ! ”
Bu yazılar da hoşunuza gidebilir :
Mimarlık fakültesini kazanan arkadaşlara naçizane tavsiyelerim – 1