Son 10 yılın belkide en başarılı Türk roman yazarlarından birisi olan Elif Şafak , 2013 yılının sonlarına doğru yani bu ay çıkardığı ”Ustam Ve Ben” romanı ile üstadın eserlerini tamamlarken yaşadığı sıkıntılardan tutun, kalfasıyla ilginç diyaloglarına ve projelerin uygulaması sırasındaki ilginç enstantanelere bile yer vermiş.
Okumak için sabırsızlandığımı belirtmeliyim , çünkü yazar bir gazeteye verdiği ropörtajda bu kadar büyük bir sanatçının daha iyi tanınması gerektiği üzerinde oldukça fazla duruyor.Klasik Sinan anlatımından ziyade biraz roman teknikleri ve meraklandırıcı anlatımıyla okuyucuyu içerisine çekebilecek kıssaların da yer aldığını söylüyor.
Elif Şafak’ın kitabı neden yazdığı ve nasıl bir anlatış biçimi tercih ettiğini özetleyen bir kaç cümlesi ;
“Acaba nasıl inşa edildi bu camiler, köprüler, medreseler?” Ben biraz durup bir bakmak istedim, okumaya başladım. Öteden beri Sinan’a hayranlığım hep vardı, ama hayatını bu kadar yakından bilmiyordum. Okudukça kişiliğine de çok büyük saygı duymaya başladığımı fark ettim ve beni içine çekti. Çok üzücü buluyorum, hem Sinan Sinan diye ismini zikrediyoruz ama aslında o kadar tanımıyoruz ve dünyaya da çok az anlatıyoruz. İstedim ki hikâyesi daha iyi bilinsin. Klişelerin ötesinde, insan olarak, kahramanlaştırmadan, putlaştırmadan, heykelleştirmeden…
Kitabı bu adresten de satın alabileceğinizi hatırlatayım..
Gerçekten kendimden pay biçeyim bu kadar büyük bir üstadın daha iyi kavranıp , anlatılabilmesi gerektiğini düşünüyorum..