Boş bir a4 ve şık , iyi yazan bir kalem..Mimarı daha başka ne heyecanlandırabilir ki?..
Boş kağıda bakarak herkesin göremediği şeyleri kendince ifade etmek ve beyin fırtınaları ile çizdiği çizgilerin üzerlerinden defalarca geçerek kendinden geçen meslek grubudur mimarlık!..
Heyecan duymak , yeni bir proje gelince ilk günkü gibi tedirgin , sabırsız bir sürecin içerisinde kaybolmak mimarlığın diğer tanımlarından yalnızca birkaçı..
Bazen uygulanması umursanmaksızın projeler geliştiriverir mimar canı sıkılınca.Kendi oluşturduğu dünyanın küçük ve dar penceresinden evrenin derinliklerini yoklayan geniş bir bakış açısı getirir en basit bir kulübeye bile..
Bazen de en basit ufacık bir alan için saatlerini harcar ama yine istediği sonuca bir türlü ulaşamaz..
Yıldırmaz hiç bir güç onu bu sevdadan vazgeçirmek için..Ne yaratıcılığını gösteremediği çalışma ortamı , ne çoklarına göre başarısız sayılabilecek projeleri ne de boş laflar.
O mimar çünkü..
Projelerine dört elle sarılır , hayatı projeleri , projeleri ise hayatı olmuştur onun için.Tasarlamak ve tasarladığı dünyada kaybolmak ister bazen de..
Hayal kurmaya vakit kalmayacak kadar yoğun işlerde çalışıyoruz çoğumuz oysaki..Yapılması gereken işler , bitirilmesi gereken çizimlerimiz var çoğumuzun 🙁 ..
Nerede kaldı mimarlık fakültesi yılları final haftası telaşlarımız..
Gündüz bitirilmesi gereken işlerin yoğunluğu akşam evin çilesi derken mimarlığı ticari zihniyete döken mantığa ister istemez kavuşuyoruz hepimiz..
AYRICA ; MİMARLIĞI GERÇEKTEN SEVİYOR MUYUZ? BAŞLIKLI BU YAZIYI DA OKUYABİLİRSİNİZ..
Cok hos bir yazi..hepsine katiliyorumm
tşk. 🙂
eskiz yapmanın mantığıda bu değil midir zaten? hayal ettiklerini en ilkel haliyle kağıda dökmek..