Örneğin ben bir tasarıma başlamadan önce , hele de insiyatifin tamamen bende olduğu işlerde çok heyecanlanırım.Sanki ilk projem, sanki daha önce hiç benzeri işleri tamamlamamışım gibi strese girerim.Bunun nedeni mesleki zaaf değil..Kendimde eksiklerin olduğunu hissetmem veya işin zorluk boyutu filan da değil(mükemmel olduğumu kastedmiyorum , elbette herkesin eksikleri mutlaka vardır!)..Bu tamamen projeyi nasıl daha iyi yapabilirim sorusuna verilebilecek cevapların kapıdan aynı anda geçmek isteyişiyle sıkışıp kalmalarına dayanan bir durum.
Her proje takdir edersiniz ki aynı konuda olsa bile farklı tasarım olgularını barındırır.Hepsinin farklı farklı sınırlayıcıları ve yönlendiricileri vardır.Tip projelerde bile bence durum böyle..Evet plansal anlamda keskin ve radikal değişiklikler olmasa bile en azından uygulama sırasında yerine göre farklı tercihler işleme konulabiliyor.Yapıların birbirlerine ve çevresine göre konumu bu durumun oluşmasında başlıca faktör elbette..Biraz düşününce bu etmenleri artırmak ta mümkün.
Yazımızın ana konusuna paralel bir girişle başlamak istedim.Bir tartışma konusu değil ama üzerinde gerçekten düşünülüp kafa yorulası bir ”mimarlık felsefesi” de diyebileceğimiz bir konu bu.
Peki Nereden Çıktı Bu Konu?
Geçenlerde Okan Bayülgen’in (bence gezegendeki nadir zekalardan biridir kendileri) ismini yanlış hatırlamıyorsam Makine Kafa yada beyin bedava tarzında ismi olan bir programını izliyordum.Bu arada artık uzun süredir müzik ve televizyonla da ilgilenmiyorum anti parantez bunu da belirteyim 🙂 .Programın konusu mimarlıkla uzaktan yakından bağıntılı değildi.Hatta köşesinden bile geçmiyordu..O zaman Okan ne alaka? Diyeceksiniz 🙂 .Diyeceksiniz ama söyleşide konu döndü dolaştı ve mimariye geldi.Okan kendinden beklenen şekilde öyle doyurucu , öyle öz ve öyle anlamlı cümleler kurdu ki mimarlıkla – mimariyle ilgili gerçekten blogumda paylaşma gereksinimi duydum.
Muhabbet evlenmek-boşanmak ve aile kavramlarıyla avrupadaki paralel konuların karşılaştırılması üzerineydi o gün..
Evlenme kavramının avrupada daha ciddi, daha kavramsal ve olgusal biçimde başladığına dair örnekler döndü.Türkiye’de evlenirken davullu zurnalı vur patlasın çal oynasın tarzında yemeli içmeli bir evlenme olayının evliliğin ciddiyetine negatif yönde kazanımlar getirdiği filan söylendi..Buradan hareketle söz Okan’a geldiğinde ; ”mesela bir suçlu düşünün..Müebbet hapisle cezalandırılacak ve adliye binası yerine bir apartman dairesinde karara bağlanacak!..Ne kadar ciddi ve ne kadar saygı duyulabilir ki bu karara?..Ya da bir konu üzerinde alevli demokratik tartışmaların ve beyin fırtınalarının gerçekleştirileceğini düşünün..Herşey hoş ama tüm bunların bir kumsalda , diskoda veya kamp çadırında olduğunu düşünün!!..Durumları hafiflettiği gibi olguları da hafifletir mekanların kendi kimliklerinden uzakta başka fonksiyonlara barındırma sağlaması..”
Yani birebir simultane aynı cümleleri kurmasa da çok benzer ifadeler kullanmıştı söz kendisindeyken..Buradan hareketle ben de kendime pay biçtim ve harika bir blog konusu olabileceğini keşfettim ”fonksiyonlarına göre ”mekan” kavramının iç organizasyon şeması ve mimari yorumlama mekanizması” ‘nın..
Yazımın başında ele aldığım temanın, bir tartışma konusu olmadığını ve muhtemelen bu yazıyı okuyan sabırlı, düşünme gücüne inanan, emeğe ve içeriğe değer veren ziyaretçilerimin zevk alacakları bir makale oluşturmaya çalıştığımı.
Sizi düşünmeye sevk edecek, ”mimari” kavramının günümüzde eciş bücüş ikonik yapıları 3D görsel hileler kullanarak oluşturulan bir şey olmadığına dem vuracak bu yazımı umarım beğenmişsinizdir.
Her mekanın ayrı bir hikayesi vardır.Her hikayenin de ayrı felsefesi ve her felsefenin de ayrı düşünce biçimi..Dolayısıyla düşünce biçimlerindeki farklılıklar bir metafor olarak kalmayıp, mimarideki özgünleşme çabalarına destek olacak bir numaralı elementlerdir.
Bazen meslektaşlarım soruyor..Sahip olduğun mimari üslup ve tarz arayışlarında kendini bulduğun tasarım biçimi hangisidir diye?
Bu soruya ”mekana , tasarlanacak yapının türüne , tasarım kültürümüze ve kullanıcı memnuniyetine halel getirmeyecek çözümler üretmek..Buna ek olarak bu çözümleri biraz modern biraz geometrik biçimlerle bir araya getirmek” şeklinde cevaplandırıyorum.Yani bir Cami tasarlayacaksam tasarımım Cami’ye benzemeli yer altı otoparkına ya da kiliseye değil!..Bir Stadyum tasarlayacaksam stadyum’a benzemeli canlı yada cansız organizmalara değil!..Bir konut tasarlayacaksam konuta benzemeli Avrupa özentisi dev kulelere değil!..