Gotik mimari, Avrupa’da 12. yüzyıl ortalarında ortaya çıkmış ve klasik mimarinin doğduğu 16. yüzyıl ortalarına kadar devam etmiştir.
Gotik mimari, 12 – 16. yy Avrupa’da kullanılmış olan; sivri kemerler, ayrıntılı süslemeler ve kaburgalı kubbeleriyle hemen fark edilen mimari akıma ve bu tarzdaki mimari yapılara benzeyen diğer akımlara verilen addır.
Günümüzde “Gotik” kelimesi, mimari den müzik, sanat, dekorasyon ve hatta moda gibi çeşitli alanlarda kullanılmakta olup, belirli bir tarzı ifade etmek amacıyla kullanılmaktadır. Gotik sanatı en çok mimaride, daha sonra ise heykel ve resimlerde karşımıza çıkmaktadır.
Gotik mimari tarzının göze yansıyan ilk özelliği sivriliktir. Roma mimari yapılarındaki yaygın kubbeler gotik mimaride dilimli kubbeler, yuvarlak kemerler ise sivri ve birbirini kesen kemerler ile göze çarpmaktadır. Dini yapıların mimarisinde büyüklük ve yücelik hissini uyandırması gotik mimaride bilhassa öne çıkmaktadır. Yapılarda pencerelerin yüksek ve geniş olması, camlarda vitrayler kullanılması, çatılardaki kuleler ve uçan payandalar yapıların dikkat çeken diğer özelliklerindendir.
Gotik Mimari tarzı Ortaçağ sanatsal gelişiminin son büyük mimari evresidir. Gotik mimari evreleri 12. yüzyıl Fransa’sında Île de France bölgesi (Fransa’nın orta kuzey kesiminde) Erken dönem opus francigenum (Fransız işi), klasik (yüksek) ve geç dönem Gotik olmak üzere 3 evrede incelenir. Gotik mimarisinin bu evrelerinde ortaya çıkan mimari yapılarda büyük ölçüde farklılıklar bulunmaktadır.
Gotik Mimarisine Ait Temel Özellikler
Gotik sanatının en etkin yeri mimaridir. Gotik mimarisine ait temel özellikler sırasıyla:
Binaların tasarımı uzunlamasına gelişme eğiliminde olması gotik sanatının çoğunlukla mimaride fark edilen baskın bir özelliğidir. Bir diğer yandan bu özellik heykel ve resim gibi diğer sanatlarda kendini belli etmektedir.
Gotik mimaride süslemeler çokça karşımıza çıkar. Doğal biçimlerden yola çıkılarak, dolaşmış ve karmaşık süsleme tarzı Gotik mimarisinde dikkat uyandıran bir özelliktir.
Gotik mimarisinde sivri kemerler kullanılmış ve binaların yükseldikçe artan ağırlık sorununu ise en alt seviyeye indirmek için ağırlıkları yüzeye yaymayı sağlayan dayanma kemerler yapılmıştır. Bu kemerler sayesinde ağırlığın yayılması sağlanmış olup, söz konusu yapılara aynı zamanda hem dekoratif hem de estetik görünüm kazandırılmıştır.
Vitray pencereler ve açık alanlar ön plana çıkarılmıştır. Gotik mimari eserlerinde duvarlar neredeyse tamamen ortadan kaldırılarak geniş açıklıklar ile güçlü ışık kaynakları ortaya çıkarılmıştır.
Gotik mimaride ışık çok önemli bir öğe haline gelmiştir. Rengarenk vitray pencerelerden geçen ışık, mekanları birçok renkten oluşan bir pus alanına dönüştürür. Vitray pencerelerden gelen renkli ışık ile nesneler, duvarlar ve hatta insanlar dahi çözülür gibidir bu olağanüstü renklerin içerisinde.
Cepheler ise gotik mimaride ayrı bir önem kazanmaktadır. Gotik mimari yapılarında binaların tanınmasını sağlayan bir diğer önemli husus ise cepheleridir. Daha öncesinde çok sade olan cepheler, zamanla bir çok zengin süslemelere sahip olmuş ve yapılara geniş kapılar açılmış, çok sayıda alçak kabartmaya ve heykellere yer verilmiştir. Vitray camlar ile yapılmış dini resimlerin bulunduğu yuvarlak gül pencereler, gotik mimari üslubun en önemli özelliklerinden biri olarak yerini almıştır.
Kaynak: https://guzeloldu.com