Wittman için, bir ev inşa etmek, kendi yeteneklerini ve mimarî vizyonunu gösterecek bir meydan muhaberesi dışında, tehlikeli bir iş. 570 metrekare alanındaki bu evin yapım işini aldığı zaman, Wittman mimarlığın başında bulunan Winn Wittman, taş bir duvarın tepesinden düşmüş şekikde hissettiğini belirtmiştir.
Wittman, konuyla ilgili olarak şunları söyledi, “Bu proje, kelimesi kelimesine beni öldürdü.” Şeklinde belirtmiş oldu.
Şimdiyse, Wittman bu bunalımlardan kurtulmuş bir biçimde, süreç içinde yaşamış olduğu zorlukları anlatıyor. Artık, evi, iki çocuklu bir aile satın almış durumda ve evin konsepti ile ailenin isteklerinin paralel olması da özellikle Wittman’ı memnun etmektedir.
Ev sahiplerinden olan Contessa McPikes: “Planımız, kendi evimizi yaptırmaktı ama nasıl olduysa bu evin içerisinde dolaştığım zaman, farklı bir bağlılık hissetmiş oldum. Kalitesi çok yüksekti ve bunun oldukça değişik bir tarza ait bir ev olduğunu çok düşündüm.
Wittman’ın bu evle ilgili olan düşüncelerinden bahsetmek hiç de kolay değildir. Evin yapım süresinde 2 katlı bir konut olarak başlayarak 3 katlı, bodrumlu bir yapıya dönüşmesi de bu vizyonun 4 yıllık inşaat sürecinde dahi değiştiğini bize göstermektedir.
Konutta, 146 adet pencere bulunmaktadır ve içinde büyük granit tüpten, kauçuk materyallere kadar pek çok çeşitli malzeme kullanılmaktadır. Ev iki ayrı bölüm olarak ifade edilmiş, birbirine cam-çelik bir köprüyle bağlanan bölümlerden biri özel, diğeriyse herkese açık bir alan olarak tasarlanmıştır. Binanın girişinin bulunduğu kısmın baktığı zaman bahçede bir tuzlu su havuzu yapılmıştır. Bu bahçeye bakan salonda oturanlar, kendilerini havuzun içerisinde hissedebilmektedir.