Art Deco mimarlık alanındaki klasikleşmiş örneklerden birisi olarak gösterilen Chrysler Binası, birçok çağdaş mimar tarafından New York’taki en güzel binalardan birisi olarak nitelendirilir. 319 metre yüksekliğe sahip olan gökdelen,açılışından 11 ay sonra tamamlanan Empire State Binası onu geçene kadar, dünyanın en yüksek binası ünvanına sahipti. 11 Eylül 2001 Saldırıları sırasında Dünya Ticaret Merkezi’nin yıkılmasının ardından tekrardan şehrin en yüksek ikinci binası oldu.Yine 2007’de açılan New York Times Binası da Chrysler Binası ile aynı yüksekliğe sahiptir.
Van Alen’in bu gökdelen için tasarladığı orijinal tasarım süs amaçlı adeta mücehver ile süslenmiş bir camdan bir zirve ile yapının sonlandırılması öngörülmüştü.
Bu orijinal tasarımın tabanındaki pencereler, bugünkülerin üç katı yüksekliğinde idi ve üzerinden oniki katlı köşeleri cam kaplı bir kulenin yükselmesi amaçlanmıştı. Böylelikle kulenin, fiziksel ve görsel olarak adeta havada uçacak kadar hafif olduğu izlenimi verilmek isteniyordu.Orijinal gökdelenin 246 metre yüksekliğe çıkması öngörülmüştü.
Ancak William H. Reynolds projeyi çok modern ve masraflı bulması nedeniyle, Van Alen’in orijinal planına onay vermedi. Tasarımın ve projenin kira kontratının Walter P. Chrysler’a satılmasından sonra Walter P. Chrysler’in isteği doğrultusunda Van Alen projeyi tekrar gözden geçirdi ve birkaç kat daha ekleyip gökdelenin 282 metreye yükselmesinde anlaşıldı.
Walter P. Chrysler’in Chrysler Şirketi’nin genel müdürü olması nedeniyle başta canavar şeklinde gargoyleler olmak üzere binadaki birçok mimari detay Chrysler’in otomobil ürünlerinden esinlenmiştir. Plymouth’un motor kapağı gibi mimari süsler, 1920’lerde moda olan makina çağı uygulamalarına örnek teşkil etmektedir.